12 Mart 2013 Salı

Küfür Sistemlerinin Gübre Yığınlarında Yetiştirilen Küflü ve Zehirli Kültür Mantarları



     Şimdi, Hayrettin Karaman, Mustafa İslamoğlu, Süleyman Ateş ve başka birilerince Mü’minlere “toplum mühendisi” yapılanlara ve onların görüşlerini taşıyanlara soruyoruz:
     
Birinci Süâl: Allah’a ve Ahiret Günü’ne îmân etmenin yanında istisnâsız bütün peyğamberlere, bu arada da Âhir zaman Nebîsine îmân etmek, teslîm olmak ve dînine girmek Mü’min olup cennete girmek içün mutlaka gerekli midir, değil midir?  “Gerekli değildir” diyenlerin kâfir olduğuna inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?
     Bize gelince… Bütün Mü’minler gibi biz de “gereklidir” diyor, “gerekli değildir” diyenlerin kesin ve tartışmasız kâfir olduklarına inanıyoruz…
   
İkinci Süâl: Son Nebi Muhammed sallellâhu aleyhi ve sellem’e gelen Kur’ân’a îmân edip, ona teslîm olmak Mü’min olup cennete girmek içün mutlaka gerekli midir, değil midir? “Gerekli değildir” diyenlerin kâfir olduklarına inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?
     Bize gelince… Bütün Mü’minler gibi biz de “gereklidir” diyor, “gerekli değildir” diyenlerin kesin ve tartışmasız kâfir olduklarına inanıyoruz…
   
Üçüncü Süâl: Nebimiz Muhammed sallellâhu aleyhi ve sellem’ın peyğamberliği ile getirdiği Ku’ân ve Şerîat âlemşumûl/evrensel midir, değil midir? “Değildir” düşüncesinde olanların kâfir olduklarına inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?
    Bize gelince… Bütün Mü’minler gibi biz de “Nebimiz Muhammed sallellâhu aleyhi ve sellem’ın peyğamberliği ile getirdiği Ku’ân ve Şerîat âlemşumûl/evrensel değildir” düşüncesinde olanların kesin ve tartışmasız kâfir olduklarına inanıyoruz…
   
Dördüncü Süâl: Meleklere îmân etmek Mü’min olup cennete girmek içün mutlaka gerekli midir, değil midir? “Gerekli değildir” diyenlerin kâfir olduğuna inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?
    Bize gelince… Bütün Mü’minler gibi biz de “gereklidir” diyor, “gerekli değildir” diyenlerin kesin ve tartışmasız kâfir olduklarına inanıyoruz…
   
Beşinci Süâl: Kadere Îmân etmek Mü’min olup cennete girmek içün mutlaka gerekli midir, değil midir? “Gerekli değildir” diyenlerin kâfir olduklarına inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?
    Bize gelince… Bütün Mü’minler gibi biz de “gereklidir” diyor, “gerekli değildir” diyenlerin kesin ve tartışmasız kâfir olduklarına inanıyoruz…
   
Altıncı Süâl: Teslîs’e inanan Hristiyanlar kesin kâfirler olup cehenneme girecekler mi, girmeyecekler midir? “Kâfir değillerdir ve cehenneme girmeyecekler” düşüncesinde olanların kâfir olduklarına inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?
    Bize gelince… Bütün Mü’minler gibi biz de “Kâfir değillerdir ve cehenneme girmeyecekler” düşüncesinde olanların kesin ve tartışmasız kâfir olduklarına inanıyoruz…
    Meselenin daha bir açıklık kazanabilmesi içün kısmen tekrâr olacak iki süâl daha soracağız:
   
Yedinci Süâl: Yehûdî ve Hristiyânların bütün Nebilerin ve bu arada Son Nebi Muhammed sallellâhu aleyhi ve sellem’in peyğamberliklerine ve Kitâblarına Îmân etmek ve Son Nebi sallellâhu aleyhi ve sellem’in Şerîat’ına girmek Mü’min olup cennete girmeleri içün mutlaka gerekli midir, değil midir? “Gerekli değildir” diyenlerin kâfir olduklarına inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?
    Bize gelince… Bütün Mü’minler gibi biz de “gereklidir” diyor, “gerekli değildir” diyenlerin kesin ve tartışmasız kâfir olduklarına ve yeniden îmân etmedikçe cennete giremeyeceklerine inanıyoruz…
    Burada güya efendi kesilip, “adamların usûlü budur, onları tekfîr edemeyiz” deyip kâfir olduklarına inanmayan akıllı ve bâliğ, mükelleflerin de kesin kâfir olacaklarına inânıyoruz.
   
Evet cevab bekliyoruz… Cevâbların sorulanlarla alâkasız, dolambaçlı ve hedef saptırıcı değil de açık ve net olmalarını istiyoruz…
    Kahkaha aynalarının karşısındaki Müslümanlar, manzaralarıyla hem yürekleri dağlıyorlar, hem de insan olan insanları abdest kaçırtacak seviyede güldürüyor, günâha sokuyorlar… Karşısında durduğu aynaya göre, kiminin kafası düğme kadar, gövdesi ise kocaman bir pamuk balyası gibi… Bir başkasının kafası büyük bir sepete, vücudu ise düğmeye benziyor… Bazısının kafası hıyar, gövdesi de büyük bir bal kabağı… Bir takımları da enine olabildiğince geniş, boyuna ise cüce… Kimisi, “mücâhiddir” ama “zikr”e karşıdır. Bazısı “ilimci”dir, ama “amel”de ve “ihlâs”da ağırdır ve sağırdır. Kimsi “zikir”cidir, lâkin “cihâd” düşmanıdır. Kimisi zâhirde kelle kulak yerinde güzel bir Müslüman gibi görünmektedir, lâkin ya kalb, ya beyin, ya ciğerler veya böbrekler gibi uzuvlarında hayâtına mal olacak rahatsızlıklara sâhibdir. Ahsen-i Takvîm üzere yaratılmış olmalarına rağmen akılsızlık edip şu aynaların karşısına geçmelerinin vebâli elbette kendilerinin boynundadır.
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.